EZBERE GÖRMEK
Bu özel günü nasıl değerlendirmek Amerika’da başlayıp yaygınlaşan 15 Ekim günü ülkemizde de “Dünya Görme ve Beyaz Baston günü” olarak artık organize edilmeye başladı. Bu vesileyle görme, körlük, körler bağlamında pek çok konuyu gündeme getiriyoruz. Her ne kadar belli bir süre sonra böyle özel günler anti patik karşılanmaya başlasa da güzellikler, iyilikler için bir fırsat olarak da değerlendirilebilir. biz de öyle yapmaya çalışıyoruz. En önemli kabul edilen duyuyu niçin konuşmamak Görme duyusu her nedense dünyanın neredeyse en önemli duyusu kabul edilmekte ve ona göre bir duygu ve algı ortaya çıkmaktadır.
Buna mukabil dünyanın en önemli duyusu kabul edilen bir özelliğin enin boyuna konuşulması gerekmez mi? Gerekir gerekmesine rağmen ama belki de “herkesin mutabık olduğu bir konuyu niçin tekrar tekrar konuşalım” gibi bir anlayıştan dolayı konunun hiç konuşulmadığına ve maalesef bir çok komik yanlışlığın, yanlış anlamanın olduğuna şahit oluyoruz. Hatta bırakın şahit olmayı şahsım da dahil olmak üzere fıkra gibi o yanlışlıkların muhatabı oluyoruz.
Kör olduğuna niçin üzülmek
11 yaşındayken kör olduğumun ilk günlerinde çevremde kör olduğum için adeta üzülmemi tavsiye etti. Çocuk aklımla “körlüğün üzüntü sebebi” olduğunu bilmediğimden niçin üzülmem gerektiğini anlayamadım. Hâlâ da anlayamıyorum. Niçin? Gören insanlar hayatlarında körlerden farklı olarak ne yapıyor? Görenler de körler de okuyorlar. Görenler de körler de işe girip çalışabiliyor, geçimlerini temin edebiliyorlar. Görenler de, körler de evlenip yuva kurabiliyorlar. Görenler de, körler de sosyal faaliyetlerini yapabiliyorlar. Ha her gören de, her kör de araba kullanamıyor. Her gören de, her kör de resim yapamıyor. O zaman niçin üzüleyim ki? Başka bir soru da şu: Şu anda görmeye başlasam hayatımda ne değişecek? Emin olun hiç bir şey.
Görmekle ilgili bu kadar saplantı niye
Zaman zaman “Gözümle görmeyince inanmam” veya “gözünle gördün mü de konuşuyorsun?” gibi şeyler duyuyorum. Ofiste bir arkadaşım, “Ben çıkıyorum. Akşama gelemem.” dedi ve ceketini giymek için askıya doğru yürüdü. Ben de, “Abi, dikkat et de yanlışlıkla benim ceketi giyme.” dedim. O da, “Lokman, herkesi kendin gibi kör mü sanıyorsun” diye bir espri yaptı ve hep birlikte gülüştük. Az sonra benim çıkma vaktim geldi ve benim ceketim yerinde yok ve arkadaşın ceketi var. Arkadaşlara, arkadaşımızın ceketsiz gidip gitmediğini sordum. Gittikleri yere ceketsiz gidilmeyeceğini söylediler. Arkadaşımıza aradık sorduk: “Üstündeki ceket kimin?” diye. Bir baktı ki benim ceket. Belki bu satırları okuyunca istisnai bir durum gibi düşünebilirsiniz. Ama benim hayatım bunlarla doludur. Konferanslarımda sorarım, “Mehter yürüyüşünü hatırlıyor musunuz?” Salın, “Evet, 2 ileri, 1 geri” diye cevaplar. Ben de cevaben “Doğrusunu kör birinden öğrenmiş olmanız biraz tuhaf olacak ama doğrusunu söyleyeyim, 2 ileri 1 durma” diye söylerim. Salondakilerin hepsi gören insanlar ve her ne hikmetse gözleriyle gördükleri yürüyüşü yanlış görüyorlar. İşte görme konusunu bu kadar yanlış ve az görmeye rağmen abartmayı ve hayatı buna bağlamayı anlayamıyorum.
İnsanlar gözlerinden ne zaman yönetilmek
Kıyafetleri, yalnız ve yalnız bedenimizi korumak, üşümemek için giydiğimizi sanırım artık kimse düşünmüyordur. Şu anki asıl amaç, karşımızdakini bizim hakkımızda istediğimiz şekilde düşündürtmek için öyle giyiyoruz. Polis üniforması, o kişinin polis olduğunu bilelim ve ona göre davranalım diye giyiliyor. “Şöyle giyersem beni böyle biri zannederler” diye söylenmeleri az duymuyoruz. Tabelalar, işaretler hep gören bir insanın ne yapması gerektiğini söyler. Binaların şekilleri, boyaları, heykeller, pankartlar, bilboardlar, onca reklam unsurları hep gören insanın beynini yönetme, düşüncesini şekillendirme amacıyla yapılır. İnanın bana bunların hepsi körlerin beyinlerine bu şekilde hakim olamayacaklarını bilirler. Körlerle görenlerin ilişki bağlamı nasıl olmak Her varlığın veya her canlının var olmasının bir çok hikmeti var. Bunları anlamaya çalışmak hepimizin ortak kazancıdır. Görsün veya görmesin herkesin birbirini tanımaya, anlamaya, keşfetmeye çalışması herkesi zenginleştirir. Keşfeden de, keşfedilen de zenginleşir. Sohbetimize bir başka zaman farklı boyutları konuşmak üzere şu cümleyle ara verelim: Bizler aramıza görmeyi, körlüğü veya diğer farklılıklarımızı engel olarak koymayalım.